Kategoriler
Genel

Yakın gerçek denemeleri,,,

YAPRAK

1. kısım

Uuu bu da ne!Bu rüzgar da ne kadar sert esiyor.İşte yine sabah oldu. Güneş gözlerimi kamaştırıyor. Hava buz gibi. Bir sağa bir sola durmadan sallanıyorum. Hışıltılarla kulağım inliyor. Yandaki arkadaşa sürtünüyorum. Sırtım yanıyor. Biraz daha devam ederse alev alacağız. Bir ses geldi. ”ÇÇÇÇIITTT” Aman Allah’ım ne oluyor? Yanımdaki arkadaşım sapından kırıldı. Aşağı doğru gidiyor. ”ÇÇÇITT” sapıımmm… Bu da ne ? Neler oluyor? Durmadan dönüyorum. Hiç bir şey görülmüyor. Oh be sonunda durdum. Sağıma soluma bakınca alt dala düştüğümü anladım. İşte aşağıdaki arkadaşlarım. Onların arasındayım. Yukarıya doğru bakınca sapımın yarısını orada olduğunu fark ettim. Herkes gibi bende dalımdan ayrılmışım. Sapım çok ağrıyor. Yine rüzgar geldi. Havalandım havalanıyorum. Rüzgar beni sağ tarafa doğru uçuruyor. Yine bir yere takıldım ama duramıyorum. Rüzgar beni savuruyor. İşte arka taraftaki dere. Daha önce sadece suların sesini duyuyordum. Şimdi görebiliyorum.Rüzgar biraz yavaşladı. Yavaşça süzülüyorum. Bir an rahatladım korkum gitti. Aşağısı benim gibi yapraklar ile dolu. Yere düşmek üzereyim .Of ya yine rüzgar , bu rüzgar beni yuvamdan etti.

Hroll… 27 Kasım 2019 Çarşamba

2. kısım
Havalandım. Bu rüzgar çok soğuk. Hem beni yuvamdan etti, hem de üşüttü. Sanırım sonbahar geldi. Gidiyorum, süzülüyorum havada. Yavaş yavaş… Böylece her yeri görüyorum. Karşıdaki müstakil evi, kırmızı renkte. Çok güzel. Ve iki tane çocuk oynuyor bahçede. Bir an durdu gibi ama yine başladı, esmeye. Dönmeye başladım, ağacın etrafında.. Keşke yerime dönebilsem. Bazı arkadaşlarım da kopuyor sapından, onlarda uçuyor benimle. Gördüm! en yakın arkadaşımı, o da benimle uçuyor. Rüzgar çok şiddetlendi. Estiği yere doğru bizi de götürdü. Kırmızı evin oraya gidiyoruz hızlıca. Bir o yana bir bu yana döne döne geldik kımızı eve. Çocuklar gülüp eyleniyor. Kırmızı evin bir de bahçesi var. Bir tane salıncak. Oda rüzgarla birlikte sallanıyor, hafif, hafif…

Zerol… 28 Kasım 2019 Perşembe

3. kısım
Rüzgar şiddetle ”hışş hıışş ” diye ses çıkarıyor. Ve ben kırmızı eve doğru ilerlemeye devam ediyorum. Birazdan rüzgar kesilse keşke. Yuvamdan ne kadar uzak dursam o kadar kötü çünkü. Heh, rüzgarda hafifleşti şimdi. Artık daha az esiyor. Ve gittikçe de esmiyor. Sonun da durdu. Ama artık çok geç! Şu anda yuvamdan ne kadar uzaktayım kim bilir! Ve rüzgar dindiği için artık yavaş yavaş yere iniyorum. Kırmızı evin bahçesinin hemen önüne düşüyorum. Ama orası nasılda güzel öyle. Çok ama çok güzel. Şimdi iki kişi görüyorum 1’i kızıl saçlı ve ele gözlü bir erkek diğeri sarı saçlı ve yeşil gözlü bir kız. Ne güzel de oynuyorlar. Kızın üstündeki gri renk mont, mavi pantolon ve siyah bot kızı tamamlıyor resmen. Fakat kıyafetler üstündeki kırmızı palto ve siyah pantolon ile erkeği bir renk abidesine döndürmüş. Hele o mor ayakkabılar, bir an için mor kız rengi değil mi diye düşündüm, ama sapım o kadar acıyordu ki sesim çıksaydı bağıra bilirdim.

Sema Nur G. 01.12.2019

4. kısım

Hiç halim yoktu. Aslında yürümüyordum bile. Bir ara yine rüzgar esti. Bir şey gözüme takıldı. Ağacım hemen altında ki yaprak yığını. Herkes yardım edin diyordu. Tabi bunu sadece ben duyabiliyordum. İyi ki onların yerinde değilim. Mor botlu ela gözlü kızıl saçlı çocuk birden o yaprak yığının üzerine atladı ve bütün yapraklar etrafa saçıldı. Üstüme bir ağırlık çöktü. Şöyle bir bakınca üst tarafımda ki arkadaşımdı bu. O çok çok büyüktü ve çok ağarmış. Ona hemen üzerimden kalk dedim. Oda yapacak bir şey yok kendi kendime hareket edemiyorum, biliyorsun. Rüzgarı beklemek zorundayız. Biraz sabırlı ol. Ben ise neredeyse ölecektim ki rüzgar yeniden esti. Havalandım.İşte yine başlıyoruz. Ben alışmıştım artık ama beni arkadaşımdan kurtaran rüzgar o kadar şiddetliydi ki yapraklar havalandı. Ağacın yanında ki salıncakların arasından kahvaltı masasının altında ki arkabahçeye doğru ilerledim. Ve karşıma çıkan duvara yapıştım her yerim morardı sanırım. Şu anda yaşıyor olmam bir mucize. O kadar çok dönüyorum ki şuracıkta bayılacağım. Hiç bir şey göremiyorum ve hiç bir şey duyamıyorum. Hatırladığım tek şey yuvam dan gitmiş olmam. karşıma açık bir kalmış bir pencere var. Ve içeriye girdim. Küçük bir odadayım. Tahtadan bir ranza ve tahtadan bir dolap, bura benim yuvamı hatırlattı. Herkes odada, alıyorum sanırım, ben de bir insan olsaydım diye geçiriyorum içimden. Karşımda bir tablo var. Sanırım bu evde ki aile 4 kişi. Gözlerimi yavaş yavaş kapayıp açtım ve uyudum. 5 dk. olmadan kapı açıldı. Sarı saçlı, yeşil gözlü erkek ceketini çıkartıp yatağa fırlattı. Hızlıca bizi poşete koydu. Hiç bir şey göremiyorum sadece sallanıyoruz birden sanki hava sıcakladı. Bir el bizi kaldırdı ve havaya bıraktı. O da sıcak çok sıcak yanıyorum, yanıyoruuuuuuu…

Elif Erol 02.12.2019

METE

5. kısım


Dışarısı çok soğuk olduğundan evin içine girmeyi düşündüm. Kardeşim Betül hasta olabilirdi zaten. Hava garip sesler çıkarıyordu. Hooş Hooş… Annem mutfağın penceresini açtı ve ”Çabuk içeri girin, hava epey soğudu! Hasta olacaksınız! ” dedi. Ben ve kardeşim birbirimize baktık ve birbirimizin hala oyun oynamak istediğimizi anladığımız da üzgün bir ifade ile ”Tamam, anneee” dedik. Kardeşim hızlıca önüme geçti ve koşmaya başladı. Rüzgar çok sertti. Betül’ün başında ki bere birden uçu verdi. Rüzgar onu almıştı. Betül yakalama isteğiyle rüzgarın peşin den koştu. Kardeşime yardım etmek için onun arkasın dan koşmaya karar verdim. Ama ne yazık ki rüzgar çok şiddetliydi. Bir o yana, bir bu yana uçuruyordu bereyi. Rüzgarın hafiften dinmesinden fırsat bildiğim bir anda bereyi aldım. Ve yaşadığım sevinçle ”Yaşasın aldım! ” dedim. Hala dışarıda olduğumuzu gören annem sinirlendi ve tekrar pencereyi açıp ” ne dedim ben size, çabuk içeriye girin” dedi. biz mutsuz bir halde eve koştuk. yine kapıyı açarken eski evin gıcırtısını duydum. Belki de acı çekiyordur diye düşündüm. Kapıyı kapatmada çok zorlandım. Rüzgar o kadar çok şiddetliydi ki kapıyı zor örtüyordum. Kapıyı örtmeden önce ki son rüzgar sanki yüzüme tokat atmış gibi hissetmeme neden oldu.

Zerol… 09.12.2019 Pazartesi

6.kısım

Uff yüzüm , ne kadar çok esiyor rüzgar.

– Mete içeride ki pencere açık hemen oraya git ve kapat.

– Tamam anne

Her işi bana söylüyor annem. Hem ben Betül ile beraber kalıyorum orada. İçerisi çok sıcak olmuş. Annem sobayı odun ile doldurmuş. Odaya yöneldim yürürken alttaki tahtadan gıcırtılar geliyor. Sobanın yanından geçiyorum , ne kadar da sıcak. Elimi odamızın kapısını koluna uzattım. Eski kapı biraz zor açılıyor. Odamızın içine girdim , oda ne? her taraf yapraklar ile dolmuş. Annemin dediği gibi pencere rüzgardan açılmış.

– Anne anne! pencere yine açılmış her yer yaprak olmuş.

– Al bu poşeti de yaprakları doldur bari. Sonra da sobaya atarsın.

Odaya girmeden annemin uzattığı poşeti sol elime alıp odaya yöneldim. Kapıyı açık bırakmıştım. Odaya girince sağ tarafta duran dolabı geçerek pencereyi kapatmaya çalıştım. Zorluyorum ama alt tarafı tam oturmuyor. Sağ elimin içi ile pencerenin alt tarafına hızlıca vurdum. Hah işte kapandı. Geri dönüp baktığımda her yeri kuru yapraklar ile dolmuş olarak gördüm. Hatta ranzamızın ve dolabın üstünde bile var. Elimde tuttuğum poşete yaprakları doldurmaya başladım.

Hroll… 10.12.2019 Salı

7.kısım

Yapraklar gittikçe azalıyor, fakat toplamakla bitmez gibi geliyordu. Topladıklarım yolda görünce basma isteği uyandıran şu çatırtılı yapraklardandı. renkleri kahverengimsi , sarımsı , hatta bazılarının rengi sapına doğru yeşile benzer bir renk alıyordu. Bazılarının renkleri çok güzeldi. Sonunda toplamakla bitmez gibi görünen yapraklar poşete doldu. Ve sadece geriye dolabın üstündeki yapraklar kaldı. Çok yukarıda olmasa da boyumun yetmediği bir uzunlukta. Masanın yanında duran taburemin yanına varıp hızlıca kavradım . Taburem çok eski . Sandalyeydi eskiden, daha sonra üst kısımları kırılınca anneme söyledim ve babam ile beraber üst taraflarını iyice söküp yeniden boyadık. Şu an ki taburem meydana gelmiş oldu . Tabureme çıkıp dalları ve yaprakları tutuyorum . Ayy elimm dallardan birisinde diken kalmış. Elime battı . Her neyse, en azından kanamadı. Ama elimi çok acıttı. Diğer dallarıda dikkatlice alıyorum ki elime tekrardan diken batmasın . Ohh ya sonunda bitti . Tüm dalları ve yaprakları topladım .

Semanur Gümüştaş… 11.12.2019 Çarşamba

8.kısım

Ve kapıya yöneldim. Oturma odasına gittim. Ben ;

– Anne bütün yaprakları topladım.
– Aferin yavrum

diyerek başımı okşadı . Yaprakları sobaya koymamı istedi. Ben odaya girince terlemiştim. Bu yüzden mutfağa gittim. Tekrar bizim odaya koştum. Babam ile yaptığımız tabureyi alıp mutfağa götürdüm. Tam üzerine çıkarken ayağım kayıverdi. Şırrlap diye ses çıktı. Düştüm. Annem , babam ve betül hemen mutfağa koştular. Ayağım yerde su olduğu için kaymış. Hiç farketmedim. Annem Betül ve bana çok kızdı. Çünkü ayağımda çorap yoktu. Kardeşimde yere su döktünden sonra orayı silmemişti. Sonra bana

-bu tabureyi nite buraya getirdin ?
-su içecektim de bardağımı almak için getirmiştim,

– bana söyleseydin sana verirdim.
-özür dilerim annee

Lıkır lıkır lıkırrr

Odaya gittim yaprak dolu poşeti alıp sobanın kapağını açarak içine yavaşça attım. Saat 22:00 olmuş , yatmalıyım artık. Ödevlerimi de bitirmiştim. Çantamı hazırladım. Sonra da yattım.

E.erol… 12.12.2019 Perşembe

9.kısım

Rüya görüyordum ki annemin sessini duydum. Yine okula gitmem için erkenden geldi. Seslendi. Pencereden güneş ışığıda tam yüzüme vuruyor. Galiba dünkü rüzgardan eser kalmamış. Yatağımdan doğruldum yüzüme gelen ışığı elimle kapattım. Okulun olduğu aklıma gelince kahvaltı için Yerinden kalkıp yüzümü yıkamam gerektiğini düşündüm. Bu yüzden üstümde li battaniyeyi ittirip ayağa kalkıp lavaboya yöneldim. Kapıyı açıp lavaboya geçtim. Yavaşça musluğu döndürdüm, su buz gibiydi. Zaten soğuk olan ellerim buz gibi oldu . Yavaşça mutfağa geçip sofraya oturdum. Annem çayımı doldurup önüme koydu. Çayı hemen elime alıp elimin ısınmasını sağladım. Sofra da yumurta, peynir, zeytin, ekmek, reçel ve tahin vardı. Bir de tere yağı tabi ki. Annemin sobanın üstünde ısıttığı ekmeği alıp içine tereyağı sürüp içine reçel de kattım. Mmm.. Çok güzel yanın da bir de çay. Sonra biraz yumurtadan alıp sofradan kalktım. Tekrar lavaboya gittim elimi yıkadım. Odama gidip dünden hazırlamış olduğum sırtımı aldım. Okula gitmek için odamdan çıktım.
-Anne ben okula gidiyorum.
-Tamam dikkatli git.
Dedi. Kapıyı kapatırken yine ğıcırdıyordu. Dışarı soğuktu ama güneş vardı. Bahçede ki bisikletimi aldım ve çantamı önümde sepete katıp bisikletime bindim. Hızlı gitmeme gerek yoktu ama hemen okula gitmek istedim. Çünkü dışarısı çok soğuktu. Kkula giderken bakkal kamil abiye uğradım. Bisikletim dem inip bakkal girdim. Burası güzel küçük bir dükkan. Mahallemin dükkanı. Herkes bilir kamil abiyi. İyi bir insan kendisi. Kamil abi beni görünce

-Mete hoş geldin. Günaydın.
-Günaydın Kamil abi.
Kendime bisküvi almak için rafa yöneldim. En sevdiğim çikolatalı gofreti alıp parasını kamil abiye verdim.
– Hoşçakal Kamil abi. Görüşürüz.
-Güle güle Mete, dikkati ol.
-Tamam deyip okula gitmek için tekrar bisikletime bindim. Okulun yolunu tuttum.
Zerol… 23.12.2019

10.kısım

BİSİKLET

Ohh ! Hava çok soğuk , nerdeyse tekerleğimin lastikleri çatlayacak. Sahibim mete beni hızlı sürüyor . Zincirleri çevirdikçe dişlilere sürtüyor ve az da olsa sıcaklığı hissediyorum. Fakat sadece zincirlerin değdiği dişlilerim ısınıyordu. Bu soğukta önünden geçtiğim evler ve arabalardan en sevdiğim ev turuncu renkli olan evdi bu ev iki katlı büyük bir bahçeli içerisi ağaçlarla dolu ve araba ve bisikletleri koymak için bir kapalı parkı da vardı. Bu turuncu evden sonra sırasıyla mavi , yeşil ,kırmızı ve siyah renkte evler vardı. Çok güzeldi. Mete ile okula giderken en çok sevdiğim yer burasıydı. Tabi evlerin önlerinde sıra sıra ev sahiplerinin kullandıkları arabalar da duruyorlar. Mete birden hızlandı az kalsın düşecektik . Birden yandaki taşlı yola geçiverdi mete . O kadar hızlı gidiyordu ki taşlar tekerimin ardından havaya fırlıyordu. Bu taşlar büyük olsaydı dengemiz bozulup düşebilirdik. İşte okulda gözüktü . Mete yavaşlamaya başladı. Okulda olduğumuza sevindim gerçektende . Okulun kapısından girerken mete arkadaşını gördü arkadaşı arabadan inmiş ona el sallıyordu . Durduk arkadaşı da geldi. Hep beraber okulun bahçesine girdik . Mete de üzerimden inmişti. Mete üzerimden inince oturduğu koltuktan sıcaklık gitmeye başladı. Her yerim soğudu buz kesti. Zincirlerim , koltuğum ,demir aksamım , tekerleklerim her bir tarafım. Soğuktan aklıma başka bir şey gelmiyordu. Mete yavaş yavaş beni bisiklet durağına götürdü ve zincirledi. Çok sakin davranıyordu bana zarar vermekten korkuyordu. Herkes eşyasına böyle davranmalıydı değil mi? Mete sırt çantasını sepetten alarak sırtına astı yavaş adomlar ile okulun merdivenine giderken ben de burada yalnız kalmıştım. Bir an şunu farkettim mete beni kullanacak ideal boyda değildi. Zayıf ve kısa idi. Arasıra üzerimden inerken düşecek gibi oluyordu koltuğa oturduğu zaman da ayakları yere değmiyordu .Ayağının yere değmesi için yan tarafa yatması gerekli idi. Daha önce bunu düşünmemiştim. Mete merdivenlerde gözden kayboldu . Koca avluda tek başıma bu soğukta kalmıştım . Mecburen mete ve arkadaşlarının teneffüse çıkmasını bekledim .

Semanur Gümüştaş 25aralık2019

11.kısım

Şakırtt ,küt,pat ve bummm ,

  • sende kimsin ne oldu iyi misin ?
  • Ay uhh! sence iyi mi gözüküyorum . Hiç te iyi değilim baksana halime
  • Evet hiç iyi gözükmüyorsun , her yerin pas içide , lastiklerinin de havası inmiş sanırım. Sanki frenlerin de tutmuyor . Sahibin senin ile ilgilenmiyor sanırım .
  • Hiç sorma beni çöp gibi bir oraya bir buraya atıp duruyor .Düz yoldan değilde sivri sivri taşlı yollardan sürüyor hep. Lastklerim durmadan patlıyor. Patladığında taşlar cantıma kadar batıyor çok ağrıyor. Lastiğime hep yama yapıp duruyor. Sen çok şanslı görüküyorsun . Sahibin iyi olmalı . Bak beni nasıl yere attı . Seni ise zincirlemiş bile.
  • Evet dediğin gibi benimle hep ilgilenir . Lastiğimi devamlı kontrol eder . Çok yırtık varsa hemen değiştirir. Ara ara zincirlerimi de yağlamayı ihmal etmez.
  • Ne kadar da şanslısın ,

Biz konuşmaya dalmışken zilin sesi geldi ziiilllll zillll,,,mete uzaktan koşarak yanımıza geldi ve

-Buda ne ,bu pasaklı pis bisikleti kim atıp gitmiş olabilir.? Kaldırayım bari. Uff ne kadarda ağırmış. Çok ta kirli ellerim pass oldu.

Mete bisikleti yavaşça bisiklet parkının iki demiri arasına benim yanıma koydu. Kendisini çağıran arkadaşlarının yanına koşarak gitti.

-Bu çocuk senin sahibin sanırım.

-Evet benim sahibim mete

Elif EROL 01ocak2020 çarşamba

12.kısım

-Ne güzel sahibin varmış,beni bile yerden kaldırdı.

-Evet öyledir. O hep böyle davranır.Birinde de bir komşumuz vardı onun lastikleri eskimişti . Babasına yeni lastikler aldırıp lastiklerini değiştirdi .

-Nerde bizimkisi bana eziyet bile ediyor . Herşeye zarar veriyor. Geçengün yolda giderken birden bire durdu ve beni yere attı. Sol direksiyonum düşmenin hızı ile çamura saplandı. Pedalımın ucuna gelen taştan dolayı ucu kırıldı . Canım çok yandı.Ne olduğunu anlayamadım . Bir de ne göreyim haylaz Kemal elini arka cebine uzattı cebinde sakladığı çakıyı çıkarıverdi. Ne yapacak derken bahçe duvarına yaslanmış güzel mi güzel bir bisiklet gördüm. Her yeri pırıl pırıl parlıyordu. Lastikleri simsiyahtı . Haylaz kemal ona hızlıca ilerledi. Elindeki çakı ile önce ön lastiğe sonra arka lastiğe bir çizik attı . Lastikler iniverdi . O güzelim vites tellerini de kopardı. Uzaktan bir ses

-Hey sen ne yapıyorsun öylee ..diye bağırınca bizim haylaz hiç arkasına bakmadan koşarak yanıma geldi. Beni yerden aldığı ile üstüme öyle bir atladıki lastiklerim canta yapıştı. O taşlar var ya o taşlar nasılda battılar. İşte benim günlerim de böyle şeyler yaşayarak geçiyor.

hroll… 2ocak2020 perşembe

13.kısım

–Çok canın yanmış olmalı dedi , metenin bisikleti. Eğer öyle bir sahibim olsaydı diye hayal etti kendini onun yerine koydu ve düşündü. Gerçekten de çok kötü olurdu diye düşünmekten kendini alamadı.

Sonunda okul zamanı bitti. Zil çaldı. Mete uzaktan koşarak geldi. Bisikletin kilidini açmak için çantasından anahtarını çıkarttı. Yere çömelerek anahtarı kilide soktu ve anahtarı öevirerek kilidi açtı.

Eve gitme vakti geldiği için çok seviniyordum.Mete sağ pedela hızlıca basarak birden koltuğa oturarak diğer ayağını da sol pedala koyarak beni sürmeye başladı. Sonbahar hep rüzgarlı oluyordu . Yerdeki sararmış yaprakların üzerinden geçerek eve doğru ilerliyoruz. Heryer de ufak su birikintileri ile dolu çukurlar var . Mete üzerinden geçmemek için direksiyonunu bir sağa bir sola çevirerek ilerlemeye devam ediyor. Rüzgar hafiften esiyor yerdeki yapraklar sanki dans ediyorlardı. Rüzgar şarkı söyler gibi ses çıkarıyor kuşlarda gökyüzünde çok güzel uçuyorlardı. Mete bu şekilde yavaş yavaş gitmesi iyi oluyordu . Herşey çok güzeldi.

Yağmur atıştırmaya başlayınca Mete birden hızlandı. Böylece eve yaklaştık. Bahçe kapısından geçince Mete indi ve kapıyı kapatıp tekrar üstüme binerek beni yerime getirip kilitledikten sonra hızlıca eve doğru koştu. Kapıyı açarak içeriye girdi.Yağmur iyice hızlanmıştı.

Evet yine yalnız kalmıştım .Keşke bir arkadaşım olsaydı da konuşsaydık iyi olurdu. Şöyle bir iç çektim ve bugünkü yaşadıklarımı düşündüm . Yine de şanslıydım Mete bana çok iyi bakıyordu. Bu düşünceler içinde uyuya kalmışım .

Zeroll… 3ocak2020 cuma

14.kısım

Uyandığımda saat 7 sıralarıydı. Benim için gün tekrarda başlıyor demekti.Birazdan Mete gelecek ve okula varılacak demekti. Fakat me te gelmedi.

Sabah güneş yüzünü hafiften göstermeye başladığında Mete dışarı çıkardı . Ben ise o gelmeden uyanmış olurdum . Gün ışığı ise havadaki hüzünlü karanlığı aydınlığa çevirmiş olurdu . Sanki benimde içime gün doğardı. Yine böyle hissediyordum ama Mete yoktu bugün geç kalmıştı. Acaba neden geç kalmıştı . Şu an üstüme binmiş okul yolunu tutmuş olurduk. Bekledim bekledim ama gelmedi.

Gün epey ilerlemiş güneş iyice yükselmişti. Mete den haber yoktu. Kapı gıcırtısı duyuldu . Metenin annesi kapının ardından belirdi. Kırmızı şık bir ayakkabı ve güzel bir elbise ile kuş gibi hafif adımlarla biraz ilerleyerek yukarı doğru seslendi.

— İlaçlarını almayı unutma Meteciğim!Öğlen geleceğim.Dikkatli ol.Kahvaltını yaptıktan sonra yatağa geç ve dinlen. Ben gidiyorum. Telefonun yanında olsun sessize alma.

–Tamam anne diye seslendi,Mete

— Hadi görüşürüz tatlım.

— Merak etme anne,görüşürüz. Diye bir cılız ses ile seslendi Mete.

O an anladım ki Mete hasta olmuştu. Bugün okula gitmeyecekti. Demek oluyor ki bugün boş ve sıkıcı bir gün olacaktı. Fakat öyle olmasını istemiyordum.

Arada önümden bir kaç kedi ve köpekler geçtiler. Kuşlarda yan tarftaki ağaca konuyor ara sıra yanıma kadar geliyordu. Ama en çok hoşuma giden rengi maviye çalan yusufçuktu ona doğru dikkatlice bakıyordum. Yusufçuk bunu hissetmiş gibi bana doğru uçarak geldi ve sepetimin ucundaki tele kondu.

SemanurG.3şubat2020 pazartesi


YUSUFCUK

14.kısım

Evet orada onu görüyorum. İşte lezzetli bir lahana kelebeği , bahçedeki kırmızı bisikletin sepetinin ucundaki telde duruyor. Karnım çok aç ve yemek yemem lazım. Hiç arı , sinek veya solucan da yok ortalıkta . Neyse ben bu kelebeğe odaklanmalıyım. Kaçırmadan yakalamam lazım.

Hoppala hadi bakalım ….. off onu kaçırdım uçtu gitti. En iyisi dereye geri döneyim bari, belki kardeşlerim yiyecek birşeyler bulmuştur.Ama gitmeden biraz daha etrafta dolanayım belki birşeyler bulurum. Kardeşimin önünde utanmak istemiyorum. O benden küçük ve kendini beğenmiş tipi var. İyi ki gözümde 1000 tane gözden oluşuyor yoksa yeni avım solucanı bulamazdım. Tam aradığım gibi. Ne büyük ne küçük tam da azıma göre.

Yavaş bir şekilde oraya gitmeye çalışıyorum. Çünkü saatte 40 km hızla uçabildiğim için kendimi yavaşlatmak biraz zor. Beni fark etti ve yuvasına doğru hareket etmeye başladı. Ben de yuvasının girişini kapattım. Solucanı gördüğüm gibi kaptım. Sulu sulu lezzetli görünüyor. Yesem mi? yemesem mi? karar veremiyorum bu benim sabah kahvaltım olacak. Lip hip li,p lip ımmm çok lezzetli ve sulu sulu tam tahmin ettiğim gibi. Şimdi kusacağım kendimi iyi hissetmiyorum. Yine şu kırmızı bisikletin teline kondum. Haah çok uykum var. En iyisi eve gideyim. Şu laleler ne de güzel kokuyorlar, rengarenk çok güzeller. Olamaz bir kuş! Hemen olduğum yerden kalktım ve saklanmam için bir yer aradım.

ElifErol 03.02.2020 Pazartesi

Şurada bir çalı var, hemen oraya gideyim bari. Hıh burası iyi bir yer çalıda dikenler ile dolu. Kuş bana burada zarar veremez artık. Hiç gözünü ben den ayırmıyor bu kuş. Çok sıkıldım buda gitse bari ben de gitsem.

İşte kuş üst dalına doğru sıçrayarak gidiyor. Arkasını da döndü bu tarafa bakmıyor. Bu fırsatı kullanmalıyım. Hadi fırla. Dereye doğru gideyim. Arkadaşlarım da oradadır. Aman kuş peşime takıldı. hızlı hızlı geliyor sağ taraftan iyice yaklaştı. Birden aşağı dönü verdim. Kuş beni ıskaladı ama oda yönünü değiştirip peşime takıldı. Yere iyice yaklaştım. Çok yakın uçuyorum. Kuş da hızlıca üstüme geldi. Pençeleri ile hamla yaptı. tutamadı. Peşimden devam ediyor. Allahtan çok gözüm var nereden geldiğini görebiliyorum. İyice yükseldi ama peşimi bırakmıyor. İyice yükseldi ama peşimi bırakmıyor. İşte tekrara geliyor. Tam pençesini vuracakken dönü verdim ama o duramadı. Yere çakıldı. Yuvarlandı. Ohh be kurtuldum. Az daha yem olacaktım. Oo dereyi Çok geçmişim. Kuş beni kovalarken ne kadar da uzağa gitmişim. Döneyim bari. İşte orada deremiz. Ne güzel su sesleri. rüzgarın uçurduğu yaprakların arasından uçarak dereye geldim.

Kardeşim de orada. Bir çalının üzerin de duruyor. Oraya yöneldim. yanlarına kondum.

Merhaba.

Neredeydin abi.

sormayın bir kuştan kaçmakla meşguldüm. Neredeyse beni yakalayıp yiyecekti. Elinden zor kurtuldum.

Hroll… 03.02.2020 Pazartesi

Ben başımdan geçenleri anlatırken bir kuş daha geldi. Aslında bu kuş bize göre büyük ama kuş olarak küçük bir serçe . Çok hızlı uçsa da bize yetişemez. Biz ondan daha hızlıyız ve daha hafifiz. Kardeş im ve arkadaşım bize doğru gelen kuşu görünce

-Buraya gelirken kuşu da peşine takmışsın bence

– Zaten peşimdeydi ama düşmüştü nasıl oldu anlamadım

-Tamam. çabuk kaçalım bu serçe çok aç görünüyor şuna baksana h

Hemen havalandık o civarda saklanacak çok yer vardı. Ama serçe3 çok küçük olduğundan onları yakalaya bilirdi. Bu yüzden benim sakladığım eski çalılığa doğru gitmemin en mantıklı şey olduğunu düşündüm. Serçe hemen arkamızdaydı. Kardeşime ve arkadaşıma hemen beni takip etmelerini söyledim.

-hey beni takip edin. bildiğim bir yer var.

-“tamam” dedi arkadaşım.

kardeşim ise

-“nereden taktın bu kuşu peşimize.” diye söylendi.

Kardeşime bir şey söylememek için kendimi zor tutuyordum. Nereden bilebilirdim ki bu kuşun bu kadar çok aç olduğunu. Yere düştükten sonra peşimi bırakır diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Dereye geliyorduk. Kuş kafasını ban takmış tam benim peşimde pençesini atıyor ama ben hemen sağa döndüm. Büyük ağacın yanın dan geçip dereye geldim. Arkamı dönüp kardeşime ve arkadaşıma baktım . Sonra da önümde duran çalılığa girdim.

Arkadaşım da ben den sonra girdi. kardeşim yoktu. Yoksa ona bir şey mi oldu. Baktım, ağacın oradan çıktı. Serçe neredeyse onu yakalıyordu ki… kardeşim çalılığa girdi. Kuş çalılığa pençesini uzattı ama diken olduğu için giremeyeceğini anlayınca vazgeçti. Ve geri döndü. Kardeşim nefes nefese

– Az kalsın beni yiyordu! Son anda kurtuldum.

-“Evet.” dedim. Biraz bura da bekleyelim.

Biraz bekledik zaten hava kararmıştı. Hemen buradan çıktık.

Zerol… 4.02.2020

Hızlıca kanat çırparak arkamıza bile bakmadığımız o yerden bayağı uzaklaşmıştık. Ve artık tamamen kurtulmuş olduk. Havada yavaş yavaş kararıyordu. Birazdan gece çökecekti. Ve kardeşim aklımı okumuş gibi.

– Abi! Birazdan gece çökecek! Nereye gideceğiz? Ya kuş hala buralardaysa? Ne olur bu sefer? Kurtulamaya biliriz. İkinci seferde kurtulma garantimiz yok ne de olsa.

Araya kardeşimin hemen yanında uçan arkadaşım girdi.

– Sana hak veriyorum. Bu günlük bir arkadaşımın yanında kalalım. Yarın gelir derenin etrafına bakarız. Eğer kuş oradaysa bir çözüm yolu buluruz. Ama yoksa da eski yerinize geri dönersiniz. Haydi! düşün peşime.

Kardeşimle beraber karşılık vermeden arkadaşımı takip etmeye başladık. O an farkettim ki kanadından hafif bir yara almış. Sordum.

– Senin kanadına ne oldu?

-Hiiç, bir şey yok.

-Kanadının ortasında hafif sıyrıklar var. Kuştan kaçarken mi yaralandın?

-Sanırım. ama sorun yok, iyiyim.

– Cevap vermeden ilerledim. Gece çökerken her zaman olduğu gibi ayın yüzünü görünce hafifçe gülümsedim. Çok güzel görünüyordu. Arkadaşımın yavaşlamasıyla beraber yaklaştığımızı anladım.

SemenurG. 06.02.2020 Perşembe

Arkadaşım çalılıkların arasına girince kardeşim ve ben birbirimize bakıp biz de onun arkasından çalılıklara fırladık.

— Neden bu kadar acele ettiniz?

–Kuş geldi diye.

–Ne!Kuşmu geldi?

–Hayır gelmedi.

–Sen çalılıkların arasına girince biz de kuş kuş geldi sandık.

Çalılıkların arasındaki eve girdik ve hemen uykuya daldık.Hemende sabah oluvermiş.Dün gece hem çok yorulmuş hem de korkmuştuk.Açıkmıştık yemek aramak için evden çıktık.Derenin kenarına gitsek olabirir diye düşünürken kardeşim yine aklımı okumuştu.

—Hadi dereye gidelim orada çok sivrisinek var.

–Evet hadi gidelim.

Dereye vardığımızda sivrisinekler bir yerde toplanmışlardı.Arkadaşım ve kardeşim ile bir plan yapıp sineklerin etrafını sardık.Fakat tam yaklaşırken sivrisinekler bizi farkedip dağılmaya başladılar.

Onlarda hızlı ama tabi bizim kadar hızlı olmazlar . Birer tane yakalayıp midemize indirdik.Bu arada diğerleri de kaçmıştı bile.Bu şekilde sabah yemeğimizi yemiş olduk.Umarım bir sivrisinek bizi öğlene kadar tok tutmaya yeter.Olduğumuz yerden kalkıp derede yol boyu yapmaya karar verdik.Ama önce evlerimize gidip biraz dinlendik.Sonra sivrisinekleri yediğimiz yerde tekrar buluştuk.Uçmaya başlamıştık ki aynı kuş yine ortaya çıktı.

— Aferim abi ne diye taktın şu kuşu peşimize.

— Abine bağırmada kaç kaç hem bu abinin suçu değil ki.Kaçınn

Hızlıca kaçıyorduk ama kuşun bizim değilde büyük bir arının peşinde olduğunu farkettik.

Elif EROL…11.02.2020

KUŞ-SERÇE

Hah işte şuradalar bu sefer benden kurtulamazsınız. Üç tane yusufçuk var.İnce uzun ve kuru otların üzerinde derenin kenarında çamurluğun orada duruyorlar.Ben de derenin biraz üstindeki ağacın ürerindeyim.Şu mavi olan dün beni atlatmıştı.Neredeyse yakalayacaktım ki yere çarptım.Az daha kanadım kırılacaktı.Ama bu sefer elimden kurtulamazlar.Arkaları dönük harekete geçeyim bari.Yavaşça kendimi aşağıya bırakarak kanatlarımı açıp uçmaya başladım.Yere ykalaşırken kanatlarımı bir iki çırptıktan sonra süzülerek yusufçuklara yaklaşmaya başladım.Beni farketmediler.Eğer farkederlerse kaçarlar yine çünkü bu yusufçuklar çok hızlı uçuyorlar.Yakalamak çok zor oluyor.İyice yaklaşıyorum.Bu iş tamam artık.Biri beni fark etti kaçmaya başlarılar .Ama bu sefer kaçamazlar çok yakınım çünkü.

Ihhııı bu da nederen çıktı şimdi ya ,,,İşte en sevdiğim çok lezzetli olan bir bal arısı hemde kocaman.Yusufçukları unuttum bile.İçgüdüsel olarak bal arısının peşine takıldım.Çok leziz görünüyor bu ziyafet fırsatını mümkün değil kaçıramam.Arıda beni fark etti.Hızlandı iyice.Kovanına varmadan onu yakalamalıyım.Çalıların arasına doğru yöneldi.Ama aralarına girmedi.Çalıların üzerinden geçti.Ben hemen arkasındayım.Ağaçların aralarından geçerek ilerliyoruz.Arayı iyice kapattım .Birazdan gagalarımın arasında olacak.Neredeyse yetiştim.Biraz dur ya.Hah yakaladım seni….olamazzz…patt ahhh.Bu da ne ya u ağaçta nereden çıktı şimdi üff bee…Kanadım ayağımm ahhh ahhh puttt…Kanadımı hareket ettiremiyorum çok ağrıyor.Ağacın dibine düştüm.Ne oldu ya böyle şimdi.Ahh kanadım.Of ya hiç hareket etmiyor.Çok ağruyır çokk.

Ne olacak şimdi ne yapacağım ben.Yrde patırdayıp duruyorum.Sakinleşince patırdamaya son verdim. Sol kanadımın ve sağ ayağımın incinmiş olduğunu düşündüm.Kanadımı ne açabiliyor ne de ayağımın üzerine basabiliyorum.İnşallah incinmiştir de kırılmamıştır.Yavaş yavaş sekerek ağacın dibindeki çalılığın araya kendimi getirttim.Orta yerde olmamalıyım buralarda çok kedi köpek oluyor.Beni bu şekilde görürlerse yandım demektir.Hemen midelerine indirirler.Beklerken uykuya dalmışım.Birşey beni sıktı , kanadım acımaya başladı.Yavaşça gözümü açtım ki ne göreyim.Küçük bir çocuğun avuçları içindeyim.

hroll…12 şubat 2020 çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir